Anal fissür, anüsün iç kısmında meydana gelen küçük bir yırtıktır. Bu yırtık, dışkılama sırasında yoğun ağrı, kanama ve yanma gibi şikayetlere neden olabilir. Genellikle mekanik travmalar sonucu oluşur, ancak altta yatan çeşitli etkenler çatlak oluşumunu tetikler veya süreci kronikleştirir. İşte anal fissürün en yaygın nedenleri ve her biri hakkında detaylı açıklamalar:
1. Kabızlık ve Sert Dışkı Geçişi
Kabızlık, anal fissürün en sık karşılaşılan nedenidir. Sertleşmiş dışkı kütleleri, dışkılama sırasında anüs duvarına baskı yapar ve hassas mukozada yırtılmaya yol açabilir. Özellikle uzun süreli kabızlık durumunda dışkı kalınlaşır ve rektumda birikir; bu da dışkılama sırasında daha fazla zorlanmaya neden olur. Bu zorlanma, anüsün doğal esnekliğini aşarak çatlağın oluşmasına zemin hazırlar.
Sadece tek seferlik bir kabızlık atağı bile anal bölgede travma yaratabilir. Bununla birlikte kronik kabızlıkta bu risk daha da artar çünkü anüs bölgesi sürekli zorlanma altındadır. Kişi dışkılama sırasında kendini sık sık ıkınmaya zorluyorsa bu durum çatlağın daha genişlemesine ve iyileşme sürecinin uzamasına neden olur. Ayrıca sert dışkı geçişi sırasında oluşan mikro yırtıklar zamanla büyüyerek kalıcı fissüre dönüşebilir.
2. İshal ve Sık Dışkılama
İshal genellikle fissürle ilişkilendirilmez; ancak tekrarlayan veya uzun süren ishal vakalarında anal bölge sürekli tahrişe uğrar. Özellikle sulu, asidik dışkı anüs çevresindeki koruyucu cilt tabakasını aşındırır ve bölgeyi savunmasız bırakır. Bu durumda mukozada çatlamalar meydana gelebilir. İshalin yol açtığı sık dışkılama ihtiyacı, anüsün sürekli zorlanmasına ve nemli kalmasına neden olur.
Ayrıca ishalle birlikte dışkılamada kontrolsüzlük gelişebilir ve kişi tuvalete yetişemediğinde cilt tahrişine yol açan sürtünmeler oluşabilir. Bu durum da anüs çevresinde mikro yırtıkların gelişmesini kolaylaştırır. Özellikle enfeksiyonla ilişkili ishal vakalarında dışkının kimyasal içeriği daha tahriş edicidir ve çatlak gelişme riski yükselir. Yani sadece kabızlık değil, ishal de önemli bir anal fissür nedenidir.
3. Uzun Süreli Oturma
Uzun süre hareketsiz oturmak, anal bölgedeki kan dolaşımını yavaşlatır. Bu da bölgedeki doku oksijenlenmesini azaltarak cilt elastikiyetini düşürür. Zayıflayan mukoza, dışkı geçişi sırasında oluşan mekanik travmalara karşı daha savunmasız hale gelir. Özellikle masa başı çalışanlar, şoförler veya uzun süre sabit pozisyonda kalan kişilerde bu durum daha yaygındır.
Ayrıca hareketsizlik, bağırsak tembelliğine neden olarak kabızlığı tetikler. Kabızlıkla birleşen uzun süreli oturma alışkanlığı, fissür gelişimi için uygun ortamı oluşturur. Anal bölgeye uygulanan sürekli baskı, ciltte minik tahrişlere ve kanlanma bozukluklarına yol açarak yırtık riskini artırır. Bu nedenle gün içinde kısa yürüyüşler ve pozisyon değişiklikleri, anal sağlığın korunmasında önemlidir.
4. Aşırı Ikınma
Dışkılama sırasında aşırı ıkınma, anal bölgeye uygulanan iç basıncın artmasına neden olur. Bu basınç, anüs duvarının ani şekilde gerilmesine ve çatlamasına yol açabilir. Ikınma genellikle kabızlıkla birlikte görülse de, tuvalet alışkanlıkları kötü olan bireylerde de sık karşılaşılır. Özellikle tuvalet ihtiyacını erteleyen kişiler dışkılama sırasında daha fazla ıkınma ihtiyacı hisseder.
Aşırı ıkınma sadece çatlak oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda mevcut çatlağın iyileşmesini de engeller. Her dışkılamada tekrar zorlanan bölge, kanamaya ve ağrıya açık hale gelir. Bu durum bir kısır döngüye neden olur: kişi ıkındıkça çatlak büyür, çatlak büyüdükçe dışkılamada daha çok ağrı hissedilir ve kişi daha çok ıkınır. Bu nedenle dışkılama sürecinin doğal, zorlanmasız ve kısa sürede gerçekleşmesi çok önemlidir.
5. Zorlu Doğum ve Gebelik Süreci
Gebelik ve doğum süreci, kadınlarda anal fissür gelişimini kolaylaştıran başlıca etkenlerden biridir. Doğum sırasında pelvik bölgeye uygulanan yoğun baskı, anüs çevresindeki damar ve kas dokusunu zorlar. Bu da doğum sonrası dışkılamada ağrı ve çatlak oluşumuna zemin hazırlar. Vajinal doğum sırasında yırtıklar rektal bölgeye kadar uzanabilir ve doğrudan fissüre neden olabilir.
Ayrıca doğum sonrası dönemde yaşanan hormonal değişimler, vücudun sıvı tutma kapasitesini azaltabilir ve bu da kabızlığı tetikleyebilir. Kabızlık, doğum sonrası ilk tuvalet deneyimini daha da zorlaştırır. Yeni anneler genellikle ıkınmaktan çekinir; bu da dışkının bekletilmesine, sertleşmesine ve dışkılama sırasında çatlak oluşmasına neden olur. Gebelik sürecinde lifli beslenme ve yeterli sıvı alımı bu nedenle büyük önem taşır.
6. Yanlış Tuvalet Alışkanlıkları
Tuvalette uzun süre kalmak ya da sürekli olarak cep telefonu, kitap gibi şeylerle oyalanmak, tuvalet süresini uzatır ve anüs çevresinde gereksiz baskı oluşturur. Bu alışkanlık, farkında olunmasa da anal bölgedeki damarları genişletir ve dokunun zayıflamasına neden olur. Dışkılama süreci uzadıkça anal mukoza daha çok gerilir ve bu da çatlak riskini artırır.
Aynı şekilde tuvalet ihtiyacını ertelemek, dışkının bağırsakta fazla su kaybetmesine ve sertleşmesine neden olur. Bu da dışkılama sırasında anüs duvarının daha fazla zorlanmasına yol açar. Hem gereksiz uzunlukta tuvalette kalmak hem de dışkıyı tutmak anal fissür oluşumunu tetikleyen alışkanlıklar arasında yer alır. Tuvalete ihtiyaç duyulduğu anda gitmek ve mümkün olduğunca kısa sürede dışkılamayı tamamlamak bu nedenle önemlidir.
7. Anüs Bölgesine Travma veya Zarar
Anüs bölgesine doğrudan uygulanan fiziksel travmalar, çatlak oluşumuna neden olabilir. Bu travmalar; yanlış temizlik uygulamaları (örneğin sert tuvalet kağıdı ile bastırarak silme), anal bölgeye yabancı cisim sokulması, sert cinsel temas veya kazalar şeklinde olabilir. Özellikle hassas yapıya sahip olan anüs mukozası, ani veya tekrarlayıcı travmalar sonucu kolayca zarar görebilir.
Bu tür durumlarda mukozada ince çizikler ya da mikro yırtıklar oluşabilir ve bunlar zamanla derinleşerek fissüre dönüşebilir. Ayrıca bu tarz travmalar, mukozanın doğal yapısını bozarak bölgenin savunma kapasitesini düşürür. Bu durum sadece çatlak riskini artırmakla kalmaz, aynı zamanda mevcut fissürlerin iyileşmesini de geciktirir. Hijyen kurallarına dikkat etmek ve anal bölgeye zarar verebilecek uygulamalardan kaçınmak önemlidir.
8. Düşük Su Tüketimi ve Yetersiz Lif Alımı
Günlük yeterli miktarda su içmemek ve lif açısından fakir beslenmek, sindirim sisteminin yavaşlamasına ve dışkının sertleşmesine neden olur. Sert dışkı, anüsün mukozasında yırtık oluşturabilecek kadar baskı yapar. Özellikle az su içen, fast food ağırlıklı ya da rafine karbonhidratlarla beslenen kişilerde bu risk daha fazladır.
Lifli gıdalar (sebze, meyve, tam tahıllar vb.), dışkının hacmini artırarak yumuşamasına yardımcı olur. Yumuşak dışkı ise anal bölgeden geçerken daha az travma oluşturur. Lif yetersizliği ve su eksikliği birleştiğinde kabızlık kaçınılmaz hale gelir ve bu da anal fissür için zemin hazırlar. Dolayısıyla dengeli beslenme ve bol su tüketimi fissür oluşumunu engellemede temel rol oynar.
9. Bağırsak ve Deri Hastalıkları (Crohn, Kolit, Egzama vb.)
Crohn hastalığı, ülseratif kolit gibi inflamatuvar bağırsak hastalıkları, anal bölge mukozasını zayıflatarak çatlak oluşumuna yol açabilir. Bu hastalıklarda hem ishal hem de bağırsak hareketlerinde dengesizlik görülebilir. Bu durum anüs bölgesinin savunma mekanizmasını bozar ve tahrişe açık hale getirir. Ayrıca bu hastalıklar anüs çevresinde fistül, apseler gibi ek sorunlara da neden olabilir.
Aynı şekilde egzama, mantar enfeksiyonları veya atopik dermatit gibi cilt hastalıkları da anüs bölgesinde çatlaklara neden olabilir. Ciltte meydana gelen kuruluk ve tahriş, dışkılama sırasında bölgenin kolayca yırtılmasına yol açar. Bu nedenle sadece dışkılama alışkanlıkları değil, kişinin bağışıklık sistemi ve cilt sağlığı da anal fissür oluşumunda rol oynar.
10. Tromboze Hemoroid veya Hemoroid Ameliyatı Geçmişi
Anal bölgedeki mevcut bir hemoroid hastalığı, fissür riskini artırabilir. Özellikle tromboze hemoroidlerde (içinde pıhtı oluşmuş olanlarda) dışkılama sırasında ağrı ve zorlama meydana gelir. Bu da anüs duvarının fazla gerilmesine ve yırtılmasına neden olabilir. Ayrıca hemoroid hastaları genellikle dışkılamadan kaçınma eğiliminde olduklarından kabızlık da oluşur ve bu da çatlağa zemin hazırlar.
Hemoroid ameliyatı geçiren bireylerde de iyileşme sürecinde dokular hassaslaşır ve travmalara açık hale gelir. Ameliyat sonrası dönemde yaşanan kabızlık ya da cerrahi bölgenin zorlanması fissür gelişimine neden olabilir. Bu nedenle operasyon geçirmiş kişilerde tuvalet alışkanlıklarına daha fazla dikkat edilmelidir.