Onkoloji; kanserin oluşumu, tanısı, nedenleri ve tedavisini; bunun kalıtımla ilişkisini konu alan tıp dalıdır. Onkolojik cerrahi ise kanserin teşhisi, kanser evresinin tespiti ve tedavisi için cerrahiyi kullanmaya odaklanır. Onkolojik cerrahlar, kanserli doku ve organların mümkünse çıkarılmasına, tümör boyutunun küçültülmesine yönelik cerrahiler; hastalığın neden olabileceği ağrıları kontrol etmek ve kansere bağlı yan etkileri yönetmek için palyatif (köklü bir çözüm olmayan, geçici olarak işe yarayan) ameliyatlar yapabilirler. Biz burada gastrointestinal onkolojik cerrahiye odaklanacağız. Bir diğer deyişle vücudumuzun ana sistemlerinden biri olan gastrointestinal sistemin kanserlerini ve gastrointestinal sistem kanserlerine onkolojik tedavi yaklaşımlarını inceleyeceğiz.

Gastrointestinal sistem, vücudun çiğneme, sindirim, emilim ve boşaltım olaylarının gerçekleştiği ağızdan anüse kadar olan bölümüdür. Sindirim kanalı, sindirime yardımcı ve ilişkili organları içerir. Sindirim kanalını oluşturan organlar şunlardır: Ağız, farinks (yutak), özefagus (yemek borusu), mide, ince bağırsaklar, kalın bağırsaklar, rektum, anal kanal ve anüs. Sindirim sisteminde sindirim kanalına dahil olmayan ancak sindirimle ilişkili yapılar da vardır. Bunlar dişler, dudaklar, çene, tükürük bezleri, pankreas, karaciğer, safra kesesidir. Sindirim sisteminin temel görevleri ise şu şekilde sıralanabilir:

  • Çiğneme ve yutma: Yiyeceklerin daha küçük parçalara ayrılması, nemlendirilmesi ve ağızdan yemek borusuna gönderilmesi.
  • Sindirim: Büyük besin moleküllerinin sindirim kanalında mekanik ve kimyasal olarak daha küçük partiküllere ayrılması.
  • Emilim: Küçük besin moleküllerinin ince bağırsaklardan kana ve lenf dolaşımına geçmesi.
  • Boşaltım: Sindirilmemiş ve emilmemiş maddelerin vücuttan uzaklaştırılması.

 

Genel olarak sindirim sisteminin cerrahi olmayan hastalıkları, dahiliye gastroenteroloji bölümlerince tedavi edilir. Gastrointestinal sistem cerrahisi ise yemek borusu, mide, ince bağırsaklar, kalın bağırsaklar, anal kanal, anüs, karaciğer, safra yolları ve pankreasın ameliyatla tedavi edilen hastalıklarını içerir ve genel cerrahi uzmanlık alanına girer. Sindirim sisteminde kabızlıktan kansere kadar yüzlerce hastalık mevcuttur. Gastrointestinal onkolojik cerrahi, bu sistemde gelişen kanserlerin cerrahi tedavisi ile ilgilenmektedir.

Sindirim kanalını oluşturan organlar ve sindirim kanalına dahil olmayan ama sindirimle ilişkili yapılar düşünüldüğünde, gastrointestinal onkolojik cerrahinin ilgi alanına giren birçok kanser türünün olduğunu görmekteyiz. Kliniğimiz gastrointestinal sistemin kanserlerine yoğunlaşarak mide, ince- kalın bağırsak kanserleri ve anal kanserler için onkolojik cerrahi uygulamaktadır. Siz de bu kanser türleri arasında yer alan ve sindirim sisteminin önemli yapıları olan mide, ince- kalın barsak (kolon) , anal kanal (rektum) kanserleri ve bu kanserlerin cerrahisi hakkında detaylı bilgi edinmek istiyorsanız aşağıda bulunan soru- cevap bölümümüzü inceleyebilirsiniz.

Onkolojik Cerrahi Hakkında Çok Sorulanlar

Sindirim kanalı, sindirime yardımcı ve ilişkili organları içerir. Sindirim kanalını oluşturan organlar şunlardır: Ağız, farinks (yutak), özefagus (yemek borusu), mide, ince bağırsaklar, kalın bağırsaklar, rektum, anal kanal ve anüs.

Sindirim sisteminde sindirim kanalına dahil olmayan ancak sindirimle ilişkili yapılar da vardır. Bunlar dişler, dudaklar, çene, tükrük bezleri, pankreas, karaciğer, safra kesesidir.

Vücudumuzun ana sistemlerinden biri olan gastrointestinal sistem, ağız ile anüs arasında çiğneme, sindirim, emilim, boşaltım gibi işlemlerden sorumludur. Bu sistemde yaşanabilecek herhangi bir problem kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilecek seviyede olabileceği gibi; ölüm gibi hayati risklere de götürebilir. Son yıllarda sıklıkla bahsedilen gastrointestinal sistem hastalıkları şu şekilde sıralanabilir: 

 

  • Kabızlık, basur (hemoroid),
  • Makat çatlağı,
  • Kolitler,
  • Reflü,
  • Hazımsızlık,
  • Gastrit sorunları,
  • Pankreas iltihapları,
  • Mide ülseri, kanamalar,
  • Safra kesesi taşı ve iltihapları,
  • Kanserler

bölümlerince tedavi edilir. Gastrointestinal sistem cerrahisi ise yemek borusu, mide, ince bağırsaklar, kalın bağırsaklar, anal kanal, anüs, karaciğer, safra yolları ve pankreasın ameliyatla tedavi edilen hastalıklarını içerir ve genel cerrahi uzmanlık alanına girer.

 

Gastrointestinal sistem cerrahisi üç alt bölüme ayrılabilir:

 

  • Üst Gastrointestinal Cerrahi: Yemek borusu ve midenin cerrahi hastalıkları ile ilgilenen alt bölümdür. Temel hastalıkları: Yemek borusunun iyi-kötü huylu tümörleri, yemek borusunun çalışma bozuklukları (akalazya gibi), reflü hastalığı, mide ülseri komplikasyonlarının tedavisi, midenin iyi- kötü huylu tümörleri.
  • Hepatobiliyer Cerrahi (Karaciğer-safra yolları cerrahisi):Karaciğerin, safra yollarının ve pankreas bezinin cerrahi ile tedavi edilen hastalıklarını içerir. Temel cerrahi girişimleri: Karaciğer rezeksiyonları (bir bölümünün çıkarılması), kolesistektomi (safra kesesinin alınması), safra yollarının değişik nedenlerle (darlık, tümör…) cerrahisi, pankreatikoduodenektomi (pankreas ve on iki parmak bağırsağının genellikle tümör nedeniyle çıkartılması).
  • Alt Gastrointestinal Sistem Cerrahisi (Kolorektal cerrahi):Kalın bağırsağın, anal kanalın cerrahi hastalıklarıyla ilgili alt bölümdür. Temel olarak kalın bağırsağın bir kısmının bazen tamamının tümör- darlık ya da inflamatuar bağırsak hastalıkları nedeniyle alınması ve anal kanalın hemoroid (basur), fissür (çatlak) ve fistül gibi hastalıklarının cerrahisini içerir.

 Gastrointestinal onkolojik cerrahi, sindirim kanalını oluşturan organlar ve sindirim kanalına dahil olmayan ama sindirimle ilişkili yapılarda görülen kanserlerle birlikte bu kanserlerin cerrahi tedavisi ile ilgilenmektedir. Sindirim sisteminin tüm kanserleri, bu bölümde tedavi edilmektedir. Bunlar; mide kanseri, kalın bağırsak kanseri, rektum kanseri, pankreas kanseri, karaciğer kanseri, yemek borusu kanseri, safra kesesi kanseri, ince bağırsak kanserleri ve karın içi kanserlerdir.

Mide kanseri, çeşitli nedenlere bağlı olarak mide mukozasında kötü huylu tümörlerin gelişmesi sonucunda gerçekleşmektedir. Genellikle sinsi ilerleyen ve belirtileri gözlemlendiğinde ileri evrede tanısı konulan bir hastalıktır. Belirti verdiği durumlarda da pek çok hastalıkta görülebilen belirtilere benzediğinden hastalar tarafından göz ardı edilebilmektedir. Mide kanseri belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

 

  • Kilo kaybı,
  • Bulantı, kusma,
  • Yutma güçlüğü,
  • Karın ağrısı,
  • Kanama,
  • Erken doyma,
  • Ülser benzeri ağrı.

Mide kanserinin pek çok nedeni olabilir. Bu kanser türü, sindirim sistemi organlarının herhangi bir parçasında gelişebilir ve yayılabilir. Mide kanseri nedenlerinden en önemlisi Helicobacter pylori isimli bakterinin saptanması olarak bilinmektedir. Mide kanserine neden olabilecek diğer unsurlar ise şu şekilde sıralanabilir:

 

  • Yanlış beslenme alışkanlıkları (İşlenmiş gıdalar, yoğun tuzlanmış salamuralar, yüksek ısıda pişirilmiş etler, yağda kızartılmış gıdalar, aşırı kırmızı et tüketimi vb.),
  • Enfeksiyonlar (Helicobacter pylori),
  • Sigara ve alkol tüketimi,
  • Genetik faktörler.

 

Ayrıca kömür madeni işçileri, lastik ve petrokimya üretiminde çalışanlar gibi bazı meslek gruplarında mide kanseri görülme sıklığı daha fazla olabilmektedir. Önemli bir mide hastalığı sebebiyle ameliyat olan ve midesi normalden fazla safra, pankreas salgısına maruz kalan hastalarda da zamanla mide kanseri gelişme riski artış gösterebilmektedir.

Mide kanserinde de tıpkı diğer kanser türlerinde olduğu gibi erken tanı çok önemlidir. Bu nedenle mide problemleri yaşayan kişilerin zaman kaybetmeden bir hekime başvurarak gerekli tetkikleri yaptırması büyük önem taşır. Kanser teşhisi konması durumunda, hastalığın yaygınlığını saptamak ve uygun tedavi seçeneklerini tespit edebilmek için tomografi, MR ve PET gibi görüntüleme tekniklerine başvurulabilir.

Mide kanseri tedavisinde, uygun hastalarda cerrahi ilk seçenektir. Cerrahi kararının verilmesinde kanserin yaygınlığı ve hastanın sağlık durumu oldukça önemlidir.

Kolon ve rektum kanserleri, dünyada en sık görülen kanser türlerindendir. Kalın bağırsak olarak bilinen ve sindirim sisteminin en son kısmında yer alan bölgede gelişen bir hastalıktır. Kolon ve rektum, sindirim sisteminin birer parçasıdır. Kalın bağırsak, ince bağırsaktan sonra gelen ve ortalama 1,5 m uzunluğundaki organdır. Rektum ise kalın bağırsağın genişlemesi sonucu oluşan ve ortalama 15 cm uzunluğundaki sindirim sisteminin son kısmıdır.

En sık görülen kolon kanseri belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

  • Sürekli ishal ve kabızlık,
  • Büyük abdestin incelmesi,
  • Anüsten ve büyük abdestten kan gelmesi,
  • Büyük abdestte yumurta akı görünümlü salgı,
  • Bağırsakların yeterince boşalmaması hissi,
  • İleri evre kanserlerde karında şişkinlik ve ağrı.

 

Ayrıca bağırsağın sağ ve sol tarafını tutan kolon kanserinin farklı belirtileri olabilir. Bağırsağın sol tarafındaki kanserlerde daha çok dışkıda incelme, kanama vb. şikayetler görülürken sağ tarafında belirti vermesi uzun sürebilir ve sinsi bir şekilde ilerleyebilir.

Kolon ve rektum kanserinin nedenleri yaşam tarzı, çevresel etkenlerdeki değişiklikler ve genetik faktörler olarak sıralanabilir. Ayrıca;

 

  • Aşırı yağlı, kırmızı et ağırlıklı beslenme,
  • Şişmanlık ve obezite,
  • Sigara ve alkol tüketimi,
  • Polipler,
  • 50 yaşın üzerinde olunması,
  • Bağırsak iltihapları gibi etmenler de kolon kanseri gelişimine zemin hazırlayabilecek risk faktörleri arasında yer almaktadır.

Kalın bağırsak kanserinde de tıpkı diğer kanser türlerinde olduğu gibi erken teşhis, çok önemlidir. Hastalığı erken evrede saptamanın en etkili yolu ise düzenli olarak yaptırılan endoskopik incelemelerdir. Bu yüzden 50 yaşındaki her bireyin, risk durumları ve aile öykülerine göre bu tür incelemeleri düzenli olarak yaptırması önerilir. Kolon kanseri belirtilerinden herhangi biri gözlemleniyorsa, zaman kaybetmeden bir hekime başvurulmalıdır.

Kolon kanseri tedavisinde alınan polipler kanser erken evrede yakalanırsa ameliyat gerekmeyebilir. İleri evre kolon kanserinde ise standart tedavi seçeneği cerrahidir. Uygun tedavi yöntemine, alanında uzman bir genel cerrah karar vermelidir.

İnce bağırsak kanseri, kanserler arasında nadir görülen bir türdür. İnce bağırsak kanserinin; adenokarsinom, nöroendokrin tümörler, lenfoma ve sarkom olmak üzere farklı çeşitleri bulunmaktadır. İnce bağırsak kanserinin olası belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

 

  • Karın ağrısı,
  • Sarılık,
  • Aşırı zayıflık,
  • Yorgunluk hissi,
  • Bulantı ve kusma,
  • Ani kilo kaybı,
  • Kırmızı veya siyah kanlı dışkılama,
  • Sulu diyare,
  • Ciltte kızarıklık.

İnce bağırsak kanserinin pek çok farklı nedeni olabilir. Ancak neyin neden olduğu tam olarak bilinememektedir. Olası nedenleri ve risk faktörleri ise şu şekilde sıralanabilir:

 

  • Genetik yatkınlık,
  • Crohn, çölyak, enflamatyvar bağırsak hastalığı gibi çeşitli bağırsak hastalıkları,
  • Zayıf bağışıklık sistemi.

İnce bağırsak kanseri nadir görülen bir hastalık olduğu gibi tanısı da oldukça zordur. Bu sebeple ince bağırsak kanseri olmasından şüphelenilen hastalar, genellikle birçok teste tabi tutulurlar. Testler yeterli olmadığındaysa ince bağırsağı incelemek üzere cerrahi önerilebilmektedir.

İnce bağırsak kanseri tanısı koyulması durumunda ince bağırsak kanserinin tedavisi, kanser tipi ve evresine göre değişiklik göstermektedir. Uygun tedaviyi, alanında uzman bir genel cerrah tarafından belirlenmelidir.

Karın organlarındaki tümörler, komşuluk yoluyla yakınındaki organlara da sıçrayabilir.  Cerrahi uygulamalarda cerrahi anatominin ve genel cerrahi prosedürlerinin iyi bilinmesi güvenle ve etkin bir şekilde cerrahi uygulanmasını sağlar.

Tümör cerrahisi son derece titiz cerrahi gerektirir. Kanserli dokunun parçalanmadan etrafa yayılmadan çıkarılması nüks açısından çok önemlidir. Sadece tümör dokusu değil, etrafında sağlam doku ile birlikte güvenli sınırlarla çıkarılması tümör cerrahisinde esastır. İnce ve kalın barsak, rektum cerrahisinde bu barsakları besleyen damarsal yapılar ile lenf bezlerinin de genişçe çıkarılması yine hastalığın tekrarında önem arz eden konulardır. Bu cerrahi işlemleri yaparken cerrahi diseksiyon sırasında çoğunlukla hiç standart bağlamak amaçlı iplik kullanılmadan enerji cihazları kullanılarak daha kolay ve hızlı cerrahi uygulanabilmektedir. Barsakları birbirine dikerken otomatik stapler denilen aletler kullanılarak güvenle barsak devamlılığı sağlanabilmektedir. Anal kanala yakın tümörlerde eskiden barsaklar karın cildine diklip barsak devamlılığı sağlanamazken günümüzde çok alt seviyedeki tümörlerde dahi stapler cihazları ile barsaklar birbirine dikilebilmektedir.